Nisan ve Mayıs… Unutulmaz!

Nisan ve Mayıs… Unutulmaz!

İşkencedeki tavrının yanında, Kaypakkaya, esas olarak Marksist-Leninist-Maoist bir komünist önderdir. BPKD, 1968 gençlik hareketi ve ülkemizdeki 15-16 Haziran büyük işçi direnişinin, ortaya çıkardığı komünist hareketin öncüsüdür Kaypakkaya…

14 Mayıs 2025

Her tarihin anlamı ve önemi kendi içinde saklıdır.  24 Nisan 1915’te bir buçuk milyon Ermeni işçi, köylü, aydın ve çocuğun soykırımda katledildiği tarih olarak bilinçlere kazınmıştır. Silinmesi ve unutturulması mümkün olmayan bu kanlı tarihin 110. yılındayız. 6 Mayıs 1972’de dar ağacında son nefeslerini vermeden önce devrim ve sosyalizm sloganını haykıran Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in 53 yıldır anıları unutulmuş değildir. 4 Mayıs 1938, Dersim katliamı, 88 yıldır hafızalardan silinmemiştir. 24 Nisan 1972, Proletarya Partisinin İbrahim Kaypakkaya tarafından Malatya’nın Akçadağ ilçesine bağlı Kürecik bölgesinde kuruluşunun 53. yılıdır. Bu tarihler unutulmaz…

24 Nisan 1972, Türkiye sınıf mücadelesinde bir dönüm noktasıdır. 50 yıllık suskunluk parçalanmış ve Türkiye işçi sınıfının öncüsü Proletarya Partisinin kuruluşu ilan edilmiştir. Çok az sayıda bir kadroyla kurulan Proletarya Partisi, kısa sürede hatırı sayılır bir sempatizan ve kadro gücüne kavuştu. Doğru bir strateji ve alan seçiminin bu gelişmedeki payı göz ardı edilemez. Proletarya Partisi ve Kaypakkaya artık özdeşlemiştir. Kaypakkaya’yı andığımız yerde Proletarya Partisinden de söz ettiğimiz bilinmelidir. Bundan 52 yıl önce faşist TC devletinin işkencehanelerinde takındığı komünist tavırla faşizmi ininde yenen Kaypakkaya’nın komünist niteliğini hesaplaşma, kopuş ve yeni bir yol olarak nitelendirebiliriz.

İşkencedeki tavrının yanında, Kaypakkaya, esas olarak Marksist-Leninist-Maoist bir komünist önderdir. BPKD, 1968 gençlik hareketi ve ülkemizdeki 15-16 Haziran büyük işçi direnişinin, ortaya çıkardığı komünist hareketin öncüsüdür Kaypakkaya…

O, tezlerini öncelikle hesaplaşma üzerinden geliştirdi, devleti ve devletin ideolojik niteliği Kemalizm’den kökten bir kopuş sağladı. Ve bu kopuşla birlikte yeni bir yol ortaya koydu. Marksizmin Leninizm’in üçüncü nitel aşaması olarak Mao Zedung’u beşinci usta olarak kabul etti. Onun bu tavrı, tıpkı diğer komünist önderlerde olduğu gibi tarihi anlama çabasının kendi başına bir amaç değil, bilakis tarihi değiştirmenin, seyrini dönüştürmenin bir aracı olarak kullanma isteği içinde olmasından kaynaklıdır.

İbrahim yoldaş, hem teoride hem de pratikte komünisttir ve tarih sahnesine çıktığı dönemde en ileri olanı temsil etmektedir.

Sınıf mücadelesinin önder gücü komünist partisidir. Kaypakkaya yoldaş, TİİKP ile girdiği tartışmalarda, diğer tezlerinin yanında parti anlayışında da TİİKP’le ciddi bir tartışma ve kopuş yaşadı. O, “doğru ve bilimsel” olarak bir parti isminin komünist olması gerektiğini tüm açıklığıyla ortaya koydu. Bir benzetme yapmak gerekirse, Lenin’in parti anlayışındaki yaklaşımı, Kaypakkaya’da adlandırma üzerinden ifadesini bulur. Kaypakkaya’nın sınıfsal bakış açısı da, onun işçi sınıfına verdiği önem ve devrimin öncü gücünün işçi sınıfı olduğu doğru bakış açısında yaşam bulur.

İbrahim Kaypakkaya’yı rehber edinen Proletarya Partisi tüm kayıplarına ve aldığı ağır darbelere karşın, sınıf mücadelesini sürdürmedeki kararlılığından asla taviz vermedi. Her darbeden ve kayıptan sonra az sayıda kadro ve üyesiyle yoluna devam etti. Bu, onu büyüttü ve önemli bir güce ulaştırdı.

Proletarya Partisi enternasyonalizmin komünizmin temellerinden bir olduğu gerçeğiyle hareket ederek enternasyonal ilişkilere her zaman önem verdi. Ülke içinde ve uluslararası alanda ideolojik tartışmalardaki tavizsiz duruşuyla tarihi ayrışım noktalarında tereddüt etmeden her zaman MLM’den yana tavır koydu. 1978 yılında Enver Hoca’nın Mao Zedung’a cepheden tavrı almasıyla, Proletarya Partisi Mao Zedung’u savunarak Enver Hoca’yı revizyonist ilan etti. Üç dünya teorisi tartışmalarında bu teorinin revizyonist olduğunu ilan etti. Sosyalizm tartışmalarında; sosyalizmde sınıf mücadelesinin sürdüğünü kabul etti. Sosyal emperyalizm tartışmalarında ÇKP’nin ortaya koyduğu MLM teoriyi savundu. Ve elbette ki, MLM’nin en temel ilkesi proletarya diktatörlüğünün her daim eğip bükmeden savunucusu oldu.

Devam eden her mücadele döneminde MLM bir temelde yeni tartışmalar yürüten ve kararlar alan Kaypakkaya’nın ardılları, sosyo-ekonomik yapı, ülke devriminin niteliği, yolu ve dayandığı sınıf ve ittifaklar, devrimin niteliği, yolu ve devrim programı, işçi sınıfı içindeki çalışma, ulusal sorun vb. tartışmaları yürütmüştür. Devrimin ancak silahlı mücadele ile gerçekleşebileceğini her dönem vurgu yaparak, bunun için çabasını en yüksek seviyede tutmuştur.

Ayrıca dünyadaki durumu da değerlendirerek önemli tespitler yaparak önüne görevler koymuştur. Dünyada durum değerlendirmesinde üçüncü emperyalist paylaşım savaşı tehlikesinin giderek arttığını şu tespitlere dayandırmıştır:

1) Dünya ekonomik krizi dalgası giderek genişlemektedir. Devrevi kriz, 2008 yılında başladı. Kriz kısa süreliğine yönetilmeye çalışılsa da emperyalist sistem krizi bir bütün olarak atlatabilmiş değildir. Paylaşılmış pazarların yeniden paylaşılması, enerji ve ham madde kaynaklarının ele geçirilmesi, pazarlara ulaşım yollarının denetlenmesi kısaca pazarların yeniden paylaşılması mücadelesi derinleşmektedir. Kapitalist emperyalist ülkeler arasındaki rekabet, hakimiyet ve üstünlük mücadelesi hızından bir şey kaybetmeden devam etmektedir.

2) Gelinen aşamada emperyalistler arası bloklaşma ve saflaşma daha da belirgin hale gelmiştir. İngiltere, ABD ve Avrupa Birliği bir blok, Çin sosyal emperyalizmi, Rus emperyalizmi bir diğer bloku oluşturmaktadır.

3) Süreğen krizini çözemeyen emperyalist ülkeler süreçlerini savaşla çözme yönünde attıkları adım hızlanmıştır. Dünya emperyalist paylaşım savaş tehlikesi giderek artmaktadır. Emperyalist güçler askeri olarak her geçen yıl silahlanmaya ve savaşa daha fazla ağırlık vererek hazırlanmaktadırlar. Faşist partilerin iş başına gelmesi, ırkçılığın giderek tırmanması, yabancı ve göçmen düşmanlığının artması, demokratik ve sosyal haklarda gidilen sınırlandırma, anti-demokratik yasaların art arda çıkartılması savaşa hazırlık olarak okunmalıdır. Bazı Batı Avrupa ülke yöneticilerin savaşa hazır olma söylemleri boşuna olmadığını görmek gerekir.

Savaşın baş kışkırtıcıları ABD ve İngiliz emperyalist güçleridir.

Üçüncü emperyalist paylaşım savaşının tehlikesi giderek artmaktadır. Savaşı engelleyebilecek, savaşın çıkmasını imkansız kılacak mücadele güçleri hızla örgütlenirse savaşı önlemek mümkündür. Mao Zedung, 13 Haziran 1950 tarihinde kitlelerin siyasi bilinci yükseltilir ve “eğer bütün Komünist Partileri, birliğin mümkün olduğu bütün barış ve demokrasi güçleri ile birleşirlerse ve daima bu güçleri daha da genişletmeyi göz önünde bulundururlarsa, yeni bir dünya savaşı önlenebilir” (Polemik, s. 307) diyordu.

Uluslararası alanda MLM parti ve örgütlere büyük görevler düşmektedir. Anti-emperyalist cephelerin kurulması öncelikli görevlerimiz arasındadır. Keza, kıtalarda ve ülkemizde de anti-emperyalist savaş cepheleri kurulması görevi ile de karşı karşıyayız.

Proletarya Partisi, bu görevini yerine getirmek için bir yandan ideolojik-teorik ve politik tartışmaları yürütürken, diğer yandan da pratikte sorumluluk alarak çabasını sürdürmektedir.

Dünya büyük bir savaşa doğru hızla ilerlemekteyken, dünya işçi sınıfı ve ezilen halklarının ortak mücadelesi bu savaş tehlikesini bertaraf edebilecek yegane güçtür. Proletarya Partisi, işçi sınıfı ve ezilen halk kitlelerini, gerçek kurtuluş ve emperyalist paylaşım savaşına karşı komünizm mücadelesine çağırmaktadır!